CMT TANISI NASIL KONULUR
CMT ye bağlı
yakınmalar nedeniyle hekime başvurulduğunda genellikle bir nörologa
gidilmesi önerilir. Yaygın şikayetler, çorap veya eldiven varmışcasına el ve
ayaklarda duyu kaybı,yürürken sıkça tökezleme, bilek burkulması ve denge
kaybıdır. Çok dikkatli biçimde hasta ve ailenin bu yakınmalarla ilgili öyküsü
alınır. Ailede benzer semptomları taşıyan kişiler varsa onlar da görülebilir.
Sonra hasta dikkatle muayene edilir, yürüyüşü, ayak kemer yüksekliği ile el ve
ayaklardaki diğer deformiteler incelenir,kol ve bacaklarda incelme olup olmadığı
ölçülür. Keskin nesnelere karşı duyu kapasitesini anlamak için küçük bir toplu
iğne ile bacaklardaki deri üzerinde çizik atılır. Yumuşak nesnelere olan duyu
yeteneğini saptamak için de bir parça pamuk veya yün kullanılır. Diyapazonla
bilek, dirsek, diz, ayak bileği gibi kemiklerdeki titreşim iletimi gözlenir.
Refleks çekici ile ayaklardaki plantar veya babinski, ayak bileğindeki aşil,
dizdeki patellar,el bileğindeki brachiodorsal, dirsekteki biseps refleksleri
test edilir. Karın derisi üzerinde hızla hareket ettirilen bir cisim yardımıyla
abdominal test yapılır.
Bütün bunlar reflekslerin normal olup olmadığını saptamak
için yapılır. Plantar testinde sağlıklı kişilerde parmaklar içe doğru kıvrılır.
Ancak beyin veya omurilikte bir tutulum varsa test sonucu negatiftir. O itibarla
hastalğın beyine ulaşıp ulaşmadığını anlamada bu refleks sonucu CMT tanısı için
önemlidir.
TİP I CMT de ayak bileği, diz, el bileği ve dirsek
refleksleri genellikle yoktur. TİP II CMT de ise bu refleksler bazen yavaş
olmakla beraber çoğunlukla mevcut değildir. Hastanın gözleri kapalıyken el ve
ayak parmaklarını oynatıp hastadan parmağının hangi yöne doğru oynatıldığının
bilmesi istenir. Bu testle, göz teması olmaksızın vücut organlarının nerede
olduğunu ve hareket yönünü anlama yeteneği saptanır. Duyularla ilgili başka bir
test şöyle yapılır, ayakta ayaklar bitişik ve gözler kapalı durumdayken,
gözlerin açık olması haline göre hasta daha fazla sallanıyorsa, Romberg
belirtisi pozitiftir yani hasta, gözleri kapalıyken vücut ekstremitelerinin
nerede olduğunu anlamada güçlük çekiyor denge sorunları yaşıyor demektir.
Fiziksel muayene tamamlanınca EMG çekilmesi istenir. Bu
testte 2 bölüm vardır. İlki, çeşitli sinirlerin kaslara mesaj iletme yeteneği,
iletim hızı ve hangi mesajları iletebildiğini test eder. Bu işlemde tıpkı kalp
elektrosunda olduğu gibi kas boyunca özel noktalara konan elektrodlarla küçük
elektriksel şoklar uygulanarak hangi elektriksel şokun hangi hızla hangi hızla
kasa ulaşıp kasta kasılmaya yol açtığı ölçülür. Bu test hem motor hem duyu
sinirlerine uygulanır. TİP I CMT de elektriksel iletim hızı yavaşlamıştır. TIP
II CMT de ise sinir iletimi genelde normal veya kısmen azalmıştır. Şayet
kaslardan kaynaklanan bir rahatsızlık varsa, sinir iletimi normal düzeyde kalır.
Testin ikinci bölümü kasların sinirler tarafından uygulanan
elektriksel impulslara cevap verme yeteneğini ortaya koyar. Akupunkturda
kullanılanlara benzer çok ince iğneler adale içine yerleştirilerek kasın
aktivitesi osiloskopla kaydedilir, kas aktivitesi, kasın normal veya anormal
aktivite taşıdığını gösteren bir dalga formu üretir. Bu testin sonucu kasın
durumunu ortaya koyar böylece hastalığın adaleden mi yoksa sinirden mi
kaynaklandığı ve vücudun nerelerini tuttuğu anlaşılır. Aynı zamanda hekim de
adale, beyin veya omurilik hastalığı taşıdığınız konusunda bir karara varır.
EMG den sonra özellikle ailede hastalıkla ilgili öykü yoksa
kan ve idrar testleri yapılır. Diabet, B12 yetmezliği, ağır metal zehirlenmesi,
beslenme yetersizliği, alkolizm gibi tedavisi mümkün diğer sorunları elimine
ettiği için bu testler CMT tanısında çok yardımcıdır. Çünkü CMT yi taklit eden
çok sayıda hastalık vardır ve doğru CMT tanısı için bunların ekarte
edilmesi gerekir.
Hekimin isteyebileceği başka bir inceleme de kas ve sinir
biyopsisidir. Mikroskop altında incelenmek üzere çok küçük bir parça adale ve
hasta sinir alınarak doğru ve kesin tanıya varılır. Ancak bu test her zaman
önerilmez çünkü CMT ye bağlı olarak biyopsi alanının iyileşmesi uzun zaman
almakta ve hasta acı çekmektedir. Şayet EMG de kesin demiyelinizasyon belirtisi
bulunmamışsa veya felç şüphesi ya da aile öyküsüne göre hastalığın genetik
olarak x kromozomu ile aktarıldığı yolunda kanıtlar varsa DNA testi yapılır.
Halen kullanılan DNA testi sadece TIP I A CMT , HNNP, X-KROMOZOMUNA BAĞLI CMT
tanısında kullanılmaktadır. CMT TIP I B yi ortaya koyabilecek kan testi
çalışmaları deneysel aşamadadır. O nedenle DNA testleri CMT nin tüm tiplerinin
tanısında henüz yararlı olamamaktadır. Hastalığın bilinen karakteristik
özelliklerini ortaya koyan bütün bu bilgiler birleştirilerek CMT tanısına
varılır. Semptomların derecesi ve aile öyküsüne bağlı olarak tüm testler
tamamlanmadan da hastalığın CMT olup olmadığını söylemek mümkündür.
|