KAS HASTALIKLARI VE ÇOCUKLAR

Saglik, basarili uyum süreci, çocuklarda büyüme ve gelisme döneminin en önemli göstergesidir. Hastalik ise uyumda yetersizlik veya denge saglama çabasinda yikilmanın göstergesi olup bu sure içinde büyüme ve gelismede bozukluk ve yetersizlikler görülebilmektedir.

Çocugun okul yasantisini etkileyen herhangi bir hastalik önemli bir stres kaynagidir. Erkekler atletik yeteneklerini, kizlar ise arkadas gruplarindan farkli kilan hastaliklara daha çok tepki gösterirler.

Kas hastalığı bulunan çocuklarda yeti kaybi söz konusudur. Yeti kayiplari bazi çocuklarda engelli olma durumunu yaratır. Hareket kisitliligi olan bir çocuğun okuldaki aktivite ve oyunlara katilamaması çocugun fiziksel ve sosyal çevresi ile olan iliskilerini, uyumunu bozucu niteliktedir.

Çocugun kisilik yapisi duygusal problemlerin olusumunda önemli rol oynar ; içekapanik, kendini begenen ve narsistik çocuklar, kaygisiz, dışadönük, dert etmeyen ve hemen yıkılmayan çocuklara göre daha çok problemle karsi karsiya kalir. Çocuktaki farkli yetenek ve beceri zenginligi sorun olusumunu azaltirken, çekici olmamak gibi belirgin bir özelliği de artirmaktadir.

Hastaliga uyum saglayamayan çocuk ve erişkinlerde üç farkli davranis biçimi gözlenir

1.Korku, durgunluk, dis dünyaya ilginin azalmasi ve özellikle anneye asiri bagimlilik gösteren çocukların anneleri yogun üzüntü ve çocuklarina karsi asiri koruyucu bir tutum içindedir. Beslenme, vücut bakimi, uyku düzeni ve ilaç kullanimi annenin kontrolü altindadir. Bu tutum çocugun bagimsizligini kazanmasini engeller.

2.Fazlaca bagimsiz, yasaklara karsi cesur ve riskli aktivitelere giren çocuklarda gerçek korku ve tehlikelere karsi inkar mekanizması kullandığından gerçeklik duygusu bozulur ve adeta meydan okurcasina korkulan durumlar aranmaya baslanır. Bu tip çocuklar fazlaca  merakli ve suçu gizleyen anneler tarafindan yetistirilmislerdir.

3.Konjenital anomaliye sahip çocuk ve erişkinler, utangaç görünümlü, çabuk içerleyen ve normal insanlara karsi düsmanca tavir sergileyebilen ve daha az uyumsuzluk gösteren çocuklardir. Bu çocuklarin anneleri genellikle özürü nedeniyle çocugu sosyal çevreden soyutlama çabasinda olan tiplerdir.

Kronik hastaliklar çocugun oldugu kadar ailenin de yasam kalitesini etkiler. Çocugun fiziksel hastaligi aile içinde fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlar dogurur. Bu çocuklarda kardeslerine karsi agresif davranislar, depresif tepkiler ve sosyal geri çekilme görülmektedir.

Çocuk kronik hastaliga karşı depresyon, agresyon, özellikle erkek çocuklarda görülen karsi cins gibi davranma, bunalti, bagimlilikta artma, asagilik duygusu yasama va sosyal geri çekilme gibi psikolojik tepkiler görülebilir. Çocuk bu hastalikla birlikte yasamayi ögrenmek zorundadir.

KAS HASTALARININ PSIKOLOJIK ÖZELLIKLERI

İlerleyici kas erimesi, kuvvet azligi ile seyreder ve eklem hareketlerinde kisitlama, kas kisaliklari, solunum kapasitesinde azalma, omurga ve ekstremitelerde sekil bozukluklarina yol açar. Tüm bunlar aile ve hasta üzerinde ruhsal travmaya neden olur. Ilerleyici özellikteki kas hastalikları siddeti ve etkiledigi alanlara göre degisik tiplerde fonksiyonel yetersizliklere yaratır. Bu yetersizlikler hasta kisinin normal bir yasam sürmesini engellemektedir.

Bireyin varoluş ve gelisimini sürdürebilmesi için bedensel ve psikolojik temel gereksinimlerinin karsilanmasi gerekir. Insanin psikolojik gereksinimlerini tanimlamak bedensel gereksinimlerin tanımlanması kadar kolay degildir. Psikolojik gereksinimler bir insandan digerine degisebildiği gibi her insanda ortak olan yönleri de vardir.Insan, kendi yasaminda denge ve düzen yaratamamissa, içine girdigi yeni durum ve eylemlerin sonuçlarini degerlendirmede güçlük çeker.

Insanin temel psikolojik gereksinimlerinden biride, diger insanlarla sevgi alisverisinde bulunmak ve dostça iliskiler kurabilmektir. Bunun yani sira kisi, içinde yasadigi grup üyeleri tarafindan kabul edilme ve onaylanma gereksinimini de duyar. Yeterlik ve toplum tarafindan onaylanma, kiside özdeger duygusunu güçlendirir ve kimlik kavraminin gelismesini saglar. Insan bu temel üzerine kendi gizil güçlerini olumlu bir biçimde kullanma ve gerçeklestirme olanagini bulur.

Farkliligi olan insanlarin karsilastiklari en büyük sorun, kendileri için saptadiklari umut düzeyinin gerçek dışı olmasidir. Insanlar ulasmak istedikleri amaçlarini kendi gizil güçlerine göre ya çok yüksek veya çok alçak bir düzeyde tasarlar, geliştirdikleri ve uyguladıkları yöntemler de gerçek dışı olduğundan, gelişim dönemlerinden birinde saplanıp kalır, umut ettikleri düzeye hiçbir zaman ulaşamazlar.

Kas hastasında, tanı aşamasından başlıyarak tedavi aşamasının tümünde değişik duygusal ve davranışsal tepkiler ortaya çıkar. Bu tepkilerin tümünü psikopatolojik olarak değerlendirmek veya hepsini normal olarak kabul etmek doğru olmaz. Hastanın kendini ve hastalığı algılaması, toplumun kas hastalıklarını algılaması ve hekimin hastalığı algılaması gibi faktörlerin etkisi altındadır. Hasta ve ailelenin hastalık konusunda bilgilendirilmiş olmaları, tedavi yöntemlerini bilmeleri, sessiz tutumun aşılmasında ve hastanın uyum çabasının geliştirilmesinde katkı sağlamaktadır.

Hastanın kişilik yapısı, duygusal olgunluk düzeyi, başetme potansiyeli, hastanın yaşam dönemi önemlidir. Hastalığın tanısı, hangi organı tuttuğu, hastalığın gelişimi, yapılan tedaviler, tedavilerden alınan sonuçlar hasta ve hastalığın seyri açısından değerlidir.

Tanıyı öğrenmek, sevilen birinin ani kaybına benzer bir etki yapar. Hastada yarattığı korku odakları şöyle sıralanabilir:

1.Özsaygının azalması

2.Bedensel özür

3.Beden görüntüsünde bozukluk

4.Çevreye, kişilere bağımlılık

5.İşe yaramama duygusu

6.Kişiler arası ilişkilerde bozukluk

7.Hareket özgürlüğünün kısıtlanması

8.Yaşamın tehdidi

9.Beden bütünlüğünün bozulması

10.Geleceğe yönelik planların bozulması

11.Sosyal rol ve etkinliklerin değişimi

12.Yeni ortamlara uyum güçlüğü çekme

13.Cinsel sorunlar

Kas hastaları tanı konduktan sonra genel olarak  ;

1.Öfke

2.Şok

3.Elem

4.Hayal kırıklığı

5.Kendi kendine acıma

hisseder.

Fiziksel hastalığın tanısı ne olursa olsun, tanının ardından hasta kendini yetersiz, aciz, beceriksiz biri olarak görür. Bu bakış açısı "Ben başkaların muhtaç olacak birisi miyim?" türünden negatif düşünceler ortaya çıkarır. Depresif fiziksel hasta, çevresini; onu reddeden, ondan aşırı beklentileri olan, onda yoksunluk yaratan negatif düşüncelerle değerlendirilebilir. "Beni kimse anlamıyor?", "Bana yardımcı olamıyorlar.", "Herkes beni terk etti."....gibi. Geleceğe ilişkin olumsuz beklentiler içindedir. Geleceği ümitsiz, değersiz ve anlamsız görür.

Kas hastalıklarından herhangi biriyle yüzyüze kalan birey sıklıkla bilinmeyen, belirsiz bir gelecekle karşı karşıya olmanın yarattığı tehdidin yanısıra, hastalığa karşı savaşamayacağı gibi inançlar da taşır. Bu durumdaki pekçok insane, kendisiyle ilgili bir önkestirimde bulunarak kendisini adeta kitler ve ölüme terk eder. Hastanın olabildiğince iyi yaşamasına, yüzyüze geldiği şey neyse onunla karşılaşmasına yardımcı olmak önemlidir. Bu hastalar için ümit, bakım, destek, sevilmek ve sevmek çok önemlidir.